2.8.1.
Üretici olarak sorumlulukları belirlerken üç konuda firmanın konumlanmasını yaparak yaklaşımını netleştirmesi gerekmektedir:
Sürdürülebilir İhracat ve Üretici Sorumluluğu Alanında Atılacak Adımlar:
Üretici sorumluluğunun sınırlarını mevzuat-düzenleme bazında doğru belirleyin. Üretici olarak firmanızın konumlanmasına göre hangi mevzuat ve düzenlemelerden sorumlu olacağınız ilgili mevzuat ve düzenlemelerin ulusal düzeyde ve AB’de yürürlüğe giriş tarihine göre şekillenecektir. |
Genişletilmiş üretici sorumluluğu yaklaşımında alıcınızla iş birliği geliştirin. Genişletilmiş üretici sorumluluğu yaklaşımında üretici kavramının AB pazarına ürünü piyasaya süren firma olarak da genişletildiğinden hareketle, alıcılarınızın bu konudaki yaklaşımını dikkate almanız önemli olacaktır. |
1970-80'ler |
İlk çevresel hareketlerin ortaya çıkışıyla sürdürülebilirlik alanında farkındalık oluşmaya başladı.
|
1990'lar |
Gelişmekte olan ülkelere üretim kayması sonucu bu ülkelerde görülen olumsuz çalışma koşulları dikkat çekmeye başladı.
|
2000'ler |
Küreselleşme, markaların üretimlerini gelişmekte olan ülkelere kaydırarak elde ettikleri maliyet avantajıyla birlikte, küresel tüketim tercihlerini değiştirdi ve ihtiyaç yerine talebin arttırılmasına dayalı üretim ve organizasyon modelleri gelişmeye başladı.
|
2010’lar |
2013 yılında yaşanan Rana Plaza Felaketi: Bangladeş'te bir tekstil fabrikasının çökmesi sonucu 1.100'den fazla işçinin ölümü, sektörde çalışma koşulları ve güvenlik standartları konusunda küresel bir uyanışa yol açtı.
|
2020’ler ve sonrası |
Bir taraftan iklim değişikliği ve çevresel konular ön plana çıkarken, diğer taraftan gelişen teknoloji ve inovasyon, politikalarda somut aksiyonların belirlenmesini, hedefleme ve takvimleme yapılmasını mümkün kıldı.
|
Gelecek eğilimleri |
Çevresel ve sosyal standartlar gözetilerek ve dijitalleşmenin de katkılarıyla daha şeffaf, izlenebilir ve döngüsel tedarik zincirlerinin kurulması öngörülmektedir.
|
Sürdürülebilirlik kaygılarının, son dönemde olgunlaşan dijitalleşme ve döngüsellik kavramlarının da eklenmesiyle bir bütün olarak üreticilerin sorumluluklarını önümüzdeki dönemde etkileyeceği söylenebilir. Gelecek dönemde, sürdürülebilirlik kapsamındaki yasal sorumlulukların çerçevesinin de netleşmesiyle birlikte ve önceden gelen sorumlulukların da birleşmesiyle üreticinin faaliyetlerini daha kurumsal bir çerçevede planlayarak yürütmesine olan ihtiyaç çok daha hissedilir hale gelecektir.
Yıllar içerisinde gelişen eğilimler ve gelecek dönem eğilimleri dikkate alındığında, konu itibariyle üretici sorumlulukları bileşenleri aşağıdaki gibi özetlenebilir:
Sürdürülebilirlik mevzuat ve düzenlemelerine uyum
Sürdürülebilir hammadde seçimi ve kaynak verimliliği
Üretim sürecinde çevresel etki ve dijitalleşme
Ürün yaşam döngüsü yönetimi
Sosyal uygunluk ve etik üretim
Sürdürülebilir ticaret için izlenebilirlik
Genişletilmiş üretici sorumluluğu
Sürdürülebilirlik konularını düzenleyen politika belgeleri, mevzuat ve yasal düzenlemelerinin takibi, üreticilerin sorumluluklarını izleyebilmesi açısından önemlidir. AB’ye ihracat yapan firmalar için ise, bu bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır. Zira AB, sürdürülebilirlik alanında yürürlüğe koymaya başladığı mevzuat ve düzenlemeler ile firmalara AB’de piyasaya ürün sunulması halinde uyulması zorunlu koşullar belirlemektedir.
Sürdürülebilirliği sağlamak üzere 2015 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kabul edilmiş olan Birleşmiş Milletler Kalkınma Amaçları ile ifade edilen hedeflerin benimsenmesi ve bu hedeflerden uygun olanların yönetimsel olarak firmaların faaliyetlerine dahil edilmesi üreticilerin sorumlulukları arasında önde gelmektedir. Bu hedefler, üreticilerin yanı sıra diğer tüm sektörel paydaşların da faaliyetlerini planlarken dikkate alması gereken hedefler olarak öne çıkmaktadır. AB’nin yürürlüğe koymaya başladığı mevzuat ve düzenlemelerinin kaynağını yine bu hedefler oluşturmaktadır.
Bu amaçlara uygun olarak, küresel çapta ve AB odağında benimsenen mevzuatların ve düzenlemelerin firmalar tarafından takip edilmesi ve benimsenmesi beklenmektedir. Paris İklim Anlaşması ve Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM), hedefleri ve bağlayıcı koşulları açısından önde gelen düzenlemelerdir:
Paris İklim Anlaşması (2015): Küresel sıcaklık artışını sanayi öncesi seviyelerin 2°C altında tutmayı ve ideal olarak 1,5°C ile sınırlamayı amaçlayan bu anlaşmaya ülkemiz 2016 yılında taraf olmuştur.
Avrupa Yeşil Mutabakatı (2019): 2050'ye kadar Avrupa kıtasının karbon nötr olmasını hedefleyen bu belge kapsamında yürürlüğe konmaya başlanan mevzuat ve yasal düzenlemelere uyum, AB’ye ihracat yapabilmek için bir zorunluluktur.
Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM), özünde, BM kalkınma hedeflerinin gerçekleştirilmesinde AB’nin kendi hedeflerini gerçekleştirmeyi taahhüt eden en önemli politika belgesidir. Dolayısıyla AB’nin sürdürülebilirlik çerçevesinde yeni yürürlüğe koyduğu veya güncellediği mevzuat ve düzenlemeler, AYM kapsamında esasında bir üst çerçeve olarak BM Kalkınma Araçları hedefleri ile yürütülmektedir. Bu yaklaşımla, üreticilerin faaliyetlerini yürütürken bu iki çerçeve belgedeki hedeflere ve AB’nin konu bazında özelleşmiş düzenlemelerindeki yaklaşımını benimsemesi beklenmektedir.